8.1 C
Almanya
Salı, Nisan 23, 2024

BirGün her koşulda devam edecek

Frankfurt’ta Haziran’ın ‘BirGün, Deniz Yücel ve tutuklu gazetecilerle dayanışma’ etkinliğinde Türkiye’deki muhalif basının durumuna dikkat çekildi. Birgün Ankara Temsilcisi Yaşar Aydın, çok zor koşullarda gazeteyi hazırladıklarını belirterek, “Birgün olarak nerede duracağımıza karar verdik. Gerekirse evde çıkaracağız. Belgrad radyosu gibi özgürlüğün türküsü olacağız” dedi.

FRANKFURT

FRANKFURT’ta Orta Almanya Haziran Meclisi’nin ‘Birgün, Deniz Yücel ve tutuklu gazetecilerle dayanışma, Frankfurt buluşması’ etkinliğine katılan Birgün Ankara Temsilcisi Yaşar Aydın, ‘Birgün olarak nerede duracağımıza karar verdik. Kapanabilir, kapatılabilir, tutuklanabiliriz. Biz bu gazeteyi evde de çıkarırız. Duvara yaslandık. Bundan ötesi yok” diye konuştu. CHP eski Milletvekili Milletvekili Hüseyin Aygün de devletin bütün gücüyle ‘Evet’ kampanyası yapmasına rağmen referandumda ‘Hayır’ çıkacağı konusunda umutlu olduğunu söyledi. Frankfurt Sossenheim Saalbau salonunda düzenlenen dayanışma etkinliğine Hüseyin Aygün ile birlikte BirGün Ankara Temsilcisi Yaşar Aydın, Sol Partili Eyüp Yılmaz, SPD Frankfurt Meclisi üyesi Figen Brandt, Türkiye’de tutuklu Die Welt muhabiri Deniz Yücel’in kardeşi İlkay Yücel de katıldılar. Dayanışma etkinliğinde ‘Birgün gazetesine abone olun’ çağrısı yapıldı. Sunuculuğunu Filiz Uzun Doğan yaptığı etkinliğe, sanatçı Pınar Aydınlar da katıldı.

BirGün Ankara Temsilcisi Yaşar Aydın: Duvara yaslandık

‘Sokakta biz kazandık’

Birgün Ankara Temsilcisi Yaşar Aydın, Frankfurt kent merkezinde bir süre dolaşma fırsatı bulduğunu belirterek, “Çok uzun süreden beri bir alanda, caddelerde bu kadar çok neşeli, gülen, kendi halinde insanlar görmedim. Maalesef benim ülkem, acı çeken, öfkeli, geleceğinden umutsuz bir topluluk haline geldi. O caddeler, sokaklar Haziran isyanından sonra boşaldı ve öfkeye teslim oldu. O insanlara özendim” diye konuştu. 7 Haziran seçimlerinden sonra bine yakın insanın terör saldırılarında hayatını kaybettiğine dikkat çeken Aydın konuşmasına şöyle devam etti: “155 arkadaşım tutuklu. Ben kendimi, gazeteciliğe başladıktan yirmi yıl sonra bir sabah çocuklarımı karşıma alıp, ‘Yakında eve polis gelebilir, polis gelince ne yapmamız gerekiyor’ diye anlatırken buldum. Bunu bütün meslektaşlarımın yaptığına tanık oldum. Zor bir ülke ve coğrafyada yaşıyoruz. 15 yıldır tepemizde günde 12 saat konuşan birisiyle yaşıyoruz. Belki 16 Nisan’da ‘Evet’ galip gelecek. Kazanmanın sözünü vermiyorum. 16 Nisan’dan sonra da teslim olmuş bir devrimci, sosyalist göremeyeceksiniz. Biz Erdoğan ve temsil ettiği düşünceden daha derinlere kök salmışız. Bizim köklerimiz Pir Sultanlar’dan Mahirlere uzanan uzun bir yolculuktur. Özgürlük, demokrasi düşü bitmeyecek. 16 Nisan’a dair çok umutluyuz, emeğimizi ortaya koyduk. Devlete karşı halk kendi hayırını anlatmaya çalıştı. Sokakta biz kazandık, galibiz. Biz bu koşullara rağmen hala yüzde elli isek, biz hala boyun eğmediysek biz 16 Nisan’ı kazandık.”

‘Bu süreçte iddianemelere bakmamak lazım’

Deniz ve diğer gazetecilerin birer rehin olduğunu savunan Yaşar Aydın, “Deniz iki kez rehin. Hem 16 Nisan rehini hem de Almanya ile Türkiye ilişkilerinin geldiği noktanın rehini. Bu açıdan ne bir iddianeme beklemek lazım, ne bir suç. Onlar bunlara ihtiyaç duymuyorlar zaten. Ülkemizde bir savaş hukuku var. Polis memurları intikam yemini ediyorlar. Yani doğruluktan, hukukun üstünlüğünden bahsetmiyorlar. Savaş hukuku benim meslekteşlarıma da yansıdı. Şu an 155 insan cezaevlerinde. Ne zaman ki savaşı tersine çevirir, barışı egemen kılabilirsek onlar da birer birer cezaevlerinden çıkacak. Şu an hiçbir yasal düzenleme, avukatlık çalışması maalesef onları çıkarmaya yetmeyecek. Çünkü ülkede öyle bir hukuk yok. Cumhuriyet iddianemesine bakın. Tam bir komodi. Gazetecinin vali ile emniyet müdürüyle görüşmesi suç olarak kabul ediliyor. Onun vali yapılması suç değil. Adalet Bakanı onları en az bin kez aramıştır. O, hala Adalet Bakanı. O yüzden bu süreçte kim suçlu, iddiane nasıl diye bakmamak lazım” diye konuştu.

Avrupa’ya serzeniş

Yaşar Aydın, 2002 yılında Türkiye’de sosyalistlerin bunlar Sivas’ta yakanların devamıdır, radikal islamcıdır, bunlardan demokrat, insan hakları savunucusu çıkmaz’ dediklerini, buna karşı Avrupa ilericilerinin Birgün’ü dahi Ergenekoncu diye nitelemekten geri kalmadıkları serzenişinde bulundu. Aydın, “Burada sol siyasi partiler de Erdoğan’ı zamanında çok alkışladı. Türkiye’de de yetmez ama evetçiler. Bu da bize ders olsun” diye konuştu. Yaşar Aydın Birgün olarak nerede duracaklarına karar verdiklerini belirterek, “Kapanabilir, kapatilabilir, tutuklanabiliriz. Bize kayyum atayamazlar çünkü bizde ne mal ne mülk var. Bilgisayarlarımızı bile çöpe atarlar. Biz bu gazeteyi bir evde de çıkarırız. Buna hazırız. Nazi zulmüne karşı Belgrad radyosu gibi özgürlüğün türküsü olmak için çıkarırız. Duvara yaslandık. Bunu bütün ilericiler yapmak zorunda. Geriye adım atamayız. Bundan ötesi yok. 16 Nisan’da eminim güçlü bir hayır çıkacak. Ama 16 Nisan bir milat olmayacak. Hayır çıksa bile yeniden mücadele başlayacak. Çok daha çetin bir mücadele bizi bekleyecek” dedi.

Hüseyin Aygün, Türkiye’de mevcut iki tabloyu aktardı

Müthiş bir insan hakları ihlali tablosu’

Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonra birbuçuk milyon kadar insanın tutuklamalar ve mesleklerden atılmalardan etkilendiğini kaydeden CHP eski Milletvekili Hüseyin Aygün, toplantıda özetle şunları söyledi: “Deniz Yücel gibi dokuz, on ay, bir yıldır iddianamesi yazılmayan, yazıldığında da içi boş cümlelerle suçlanan binlerce insan var. Deniz Yücel, Türkiye ve Almanya arasındaki diplomatik krizin de sorumlusu olduğu için, uluslararası kamuoyu tarafından tanınan bir isim. Ama isimsiz, sayısız insan Türkiye hapishanelerinde yatıyor. Şöyle bir tablo var: 15 Temmuz’dan sonra tutuklanan insan sayısı 56 bin. Kamu görevlerinden OHAL ile ihraç edilen ve herhangi bir mahkemeye başvuramayan insan sayısı 119 bin. Müthiş bir insan hakları ihlali tablosu var. Bunu giderecek sistem içi araçlar, Türkiye’de yok. Bekir Bozdağ, “Biz KHK ile çıkarılanların dosyasını görüşecek komisyonu darbenin yıldönümünde atarız” gibi bir demeç verdi. Bu inanılmaz bir şey. Dünyayı, Avrupa’yı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni, Avrupa’da kazanılmış demokratik hakları hiçe sayan bu toplumu aşağılayan, dalga geçen bir zihniyet. OHAL 20 Temmuz’da başlatıldı. Şuana kadar otuza yakın Kanun Hükmünde Kararname yayınlandı. Önce sağ kesime yönelik atılmalar oldu. Sonra Birgün yazarı Prof. İbrahim Kabaoğlu’nun da aralarında olduğu üniversite hocaları, bilim insanları, çok sayıda hukukçu meslekten atıldı. ‘İnsanlar OHAL ile yaşamaya alıştı’ diyorlar. Oysa bu dönem çok vahim. Yüze yakın insan, hapisenelerde ve dışarda mesleğinden atıldığı işsiz kaldıkları, ailelerini geçindireme olanaklarından sonsuz mahrum kaldıkları için intihar etti. Çünkü işten atma çok ağır bir işlem. Herhangi bir daha kamu görevine giremiyorsunuz. Öyle ki emeklilik hakkınızı bile gasp edebiyorlar. Avrupa 150’ye yakın gazeteciyi biliyor. Ama bu süreç bir buçuk milyon insanın hayatını doğrudan etkiledi”

‘Türkiye’de başka bir tablo ortaya çıktı’

CHP son dönem Milletvekili Hüseyin Aygün, çizdiği tablonun dışında başka bir tablo daha ortaya çıktığını belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kendi tabanına ihanet eden Bahçeli’ye karşı ülkücüler. Sosyalistler, milliyetçiler, ulusalcılar, Kürt politikacıları. Türkiye’nin her tarafında değişik eğilimlerde insanlar, tek adam diktatörlüğüne doğru giden ülkeyi kurtarmak için, kendilerine, çocuklarına ve gelecek kuşaklara karşı görevlerini yapmak için yoğun bir faaliyet yürütüyorlar. Meral Akşener’den Halaçoğlu’ya kadar MHP’li siyasetçiler, Feyzioğlu’ndan Süheyl Batum’a kadar ulusalcı, Atatürkçü milletvekili ve hukukçular, Birleşik Haziran Hareketi’nden CHP, HDP’ye çok zengin bir sahada faaliyet yürüyor. Erdoğan’ın eski destekçileri, ‘Yetmez ama Evet’çi liberaller, yaptıkları hatanın bedelini ağır bir şekilde ödediler. Bir bölümü tutuklu, iddianamesiz yatmaya devam ediyor. Umut ediyorum ki Türkiye 16 Nisan’da, Gezi’de o ruha uygun şekilde bu zengin kampanyaların sonucunda hayır diyecek ve bu kötü gidişata dur diyecek. Öyle bir havanın olduğunu da görüyoruz. Müthiş bir devlet baskısına rağmen, tutuklamalara rağmen, 20 yaşındaki çocuk video yayınladığı için hapishaneye konmasına rağmen, Hayır kampanyası yapıyorlar diye CHP’li gençlere ateş edilmesine rağmen ‘Hayır’ çıkacağı yönündeki umudumuzu koruyoruz. Türkiye kuşkusuz Erdoğan gibi bir siyasetçiyi ve tek adam yönetimini hakedecek kötü bir ülke değil. Bir Orta Doğu ülkesi de değil. İŞİD’i El Nüsra’yı destekleyecek, Orta Doğu’da başka halklara kan kusturacak terör destekçisi bir ülke değil. Bu tablolar ülkenin birikimine hiç yakışmıyor”

İlkay Yücel (solda) sunucu Filiz Uzun Doğan’ın sorularını yanıtladı

’13 Nisan’da Deniz için miting var’

Programda sunucu Filiz Uzun Doğan’ın sorularını yanıtlayan İlkay Yücel, abisi hakkında hala iddianemenin yazılmadığını, terör propagandası yapmak gibi genel suçlama dışında somut olarak neyle suçlandığını bilemediklerini söyledi. İkinci ziyaretinde abisini daha iyi gördüğünü belirten İlkay, Deniz Yücel’in Cumhuriyet, Evrensel ve Birgün’e abone olunması çağrısını yineledi. Deniz’in Almanya’da gazeteler ve sendikaların başlattığı mektup kampanyasına devam etmelerini istediğini de kaydeden İlkay, abisinin “Şu an eline hiçbir mektup geçmedi” Verilmiyormuş. “Buna rağmen gönderilirse sevinirim. Mektuplar er ya da geç elime ulaşacak” sözlerini aktardı. İlkay kendilerine Alman basını ve siyasetcilerinin yeterli desteği olduğunu da söyledi. Flörsheim Belediyesi’nin Deniz Yücel serbest bırakılıncaya kadar her ay bir miting kararına da değinen İlkay Yücel, “Bir sonraki miting, 13 Nisan’da saat 18’de Flörsheim Stadthalle önünde olacak. Katılmak isteyenleri bekliyoruz” diye konuştu.

İsmail Gökalp: Avrupa Haziran Meclisi’ni kuracağız

‘Haziran dayanışması sürecek’ 

Orta Almanya adına konuşan İsmail Gökalp, “Haziran Hareketi olarak, ülkemizde yaşanılan keskin sürecin ortaya çıkardığı koşullarda, bütün olanaklarımızla Türkiye deki mücadeleye destek olmayı öncelikli görevimiz olarak kabul ediyoruz. Bununla birlikte, içinde yaşadığımız toplumun sorunlarına da duyarlıyız ve bu sorunların muhattabıyız. Nitekim, bugüne kadar yaptığımız çalışmalar bu eksende olmuştur ve aynı şekilde devam edecektir. 2017 yılı ile birlikte, Fransa, Hollanda, İsviçre ve Avusturya da meclislerimiz oluştu. Önümüzdeki süreçte Haziran Hareketi Avrupa meclisini oluşturmayı hedefliyoruz” dedi.

Sol Partili Eyüp Yılmaz

Toplantıda konuşan Sol Partili Eyüp Yılmaz da, Alman Federal Hükümeti ve Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye siyasi tutuklar ve bütün gazetecilerin serbest bırakılması yönünde baskı yapmalarını istediklerini söyledi. Eyüp Yılmaz, referandum kampanyaları sonrası hükümetteki CDU’nun parti kongresinde Almanya’da doğan çocuklarını kaldırılması yönünde karar aldığına, toplumun bazı kesimlerinin Türkiye’den insanlara şüphe ile bakmaya başladığına da dikkat çekti. Etkinlik Grup Dem, sanatçılar Ufuk Adalı, Leyla Güney ve Ümit Kaya’nın sahne aldı. Pandomim sanatçısı Dilek Çelikdemir, kadın ve medya konulu sunumu ilgiyle izlendi. Konuklar Grup Dem’in türkülerine halaylarla eşlik ettiler.

Son Haberler

İlgili Haberler