6.8 C
Almanya
Cuma, Nisan 19, 2024

Erken tanıyla yüzde 95 ve üzeri başarı

Meme kanserinin dünyada en sık rastlanan kanser türü olduğunu belirten İzmir Özel Ata Sağlık Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Tireli, hastalığın tedavisinde erken tanının önemine dikkat çekti. Meme kanserinin kadın vücudunda en çok meydana gelen kanser türü olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tireli, “Dünya Sağlık Örgütü’nün istatistikleri gösteriyor ki; Amerika’da doğan 8 kız çocuğundan birinde meme kanseri oluşuyor. Batı Avrupa’da da bu durum yüzde 9-10 gibi bir rakam.  Eğer meme kanserini erken yakalarsak elimizdeki imkanlarla bugün yüzde 95 üzerinde tedavi etme şansı elde ederiz” diye konuştu.

En önemli bulgu, memede hissedilen kitle

Prof. Dr. Mustafa Tireli, meme kanserinin dikkat çeken bulguları hakkında şunları söyledi: “Meme kanseri tanısında oldukça önemli olan bulgular var. Meme kanseri teşhisinde; memede hissedilen kitle en önemli bulgudur. Ancak çok düşük bir oranla memede akıntı ve şiddetli ağrı, kızarıklık, ödem şişlik memelerdeki asimetrik duruş gibi şikayetlerle de hastalarımız geliyor. Meme kanseri tanısında, hastaların doktora başvurmasıyla, hasta muayenesi, ultrasonografi, mamografi ondan sonra gerekirse MR ve kesin tanıyı koyan biyopsi gibi işlemler uygulanmaktadır.”

Tireli’nin verdiği bilgiye göre ailesinde meme kanseri olanların meme kanseri riski 7 kat artıyor. Tireli, “Annesi veya kardeşinde meme kanseri kaç yaşında ortaya çıktıysa o kişiler o yaştan on yıl önce meme kanseri kontrollerine başlamalı” uyarısında da bulundu.

Tedavi şekli hastanın evresine, yaşına ve tümörün büyüklüğüne göre belirleniyor

Meme kanseri tedavisinde uygulanan tedavi şekilleri hakkında da detaylı bilgi veren Tireli, “Günümüzde meme kanserinin tedavisinde elimizde çok imkan var. İmkanların kullanışı hastaya göre değişiyor, hastanın hangi evrede olduğu çok önemli. Muayene gerçekleştirdikten sonra hastayı evreliyoruz. Tümörleri, erken evre ve geç evre olarak tanımlıyoruz. 1. Ve 2. Evreyi erken evre; 3 ve 4 devreler ise ileri devre meme tümörüdür. Tedaviyi bu sınıflandırmaya göre yapıyoruz. Doktorlar, hastanın evresine, tümörün büyüklüğüne ve yaşına göre hastayla konuşarak ve bilgilendirerek tedavi yöntemini belirleyebilir” dedi.

Prof. Dr Tireli, meme kanseri tedavi sürecinde cerrahi yöntemler hakkında ise,” Erken evre kanserde önce cerrahi yöntemle tümör çıkarılır. Uygulanacak yöntem konusunda hastanın bilgilendirilmesi çok uygun olur. Başlıca iki yöntem var. Memenin tümünün çıkarılması(mastektomi) ve yalnızca memedeki tümörün çıkarılması meme bütünlüğünün mümkün oldukça korunması yöntemi. İki yöntem arasında, sağ kalım yönünden fark yoktur. Koltuk altına yayılma bulunanlarda da bazı yenilikler var. Koltuk altını temizleme yönteminden bazı hastalarda vazgeçtik. Bekçi düğüm çalışması, ameliyat sırasında yapılıyor. Negatif bulunanlarda koltuk altına müdahale edilmiyor ve hastaların kol şişmesi gibi önemli sorunu engelleniyor. İleri evre tümörlerde önce kemo-radyoterapi ile tedaviye başlanır; sonra cerrahi girişim yapılması, uygun olan bir tutumdur. Cerrahi sonrası yapılan patolojik inceleme bulguları göz önüne alınarak, hastanın kemoterapi ve radyoterapi tedavileri planlanır” şeklinde konuştu.

En iyi korunma yöntemi

Meme kanserinden korunma yollarını anlatan Prof. Dr. Tireli; “ Meme kanserinden net bir korunma yöntemi maalesef yok. Ancak spor yapmak, bitkisel ağırlıklı beslenerek kilo kontrolünü sağlamak, koruyucu önlemlerdir. Aslında burada en iyi korunma yöntemi; kadınların kendi kendini muayene etmesidir. Ayda bir kere bile kendinizi muayene edin! Herhangi bir kuşkulanmada hemen hekiminize başvurun. Doğum kontrol haplarının meme kanseri riski yarattığı hakkında sorular geliyor ancak bu doğru değildir” dedi.

Son Haberler

İlgili Haberler