8.9 C
Almanya
Perşembe, Mart 28, 2024

Hiç bir savaşın galibi yoktur

ŞİNASİ DİKMEN
Nefretle ilgili düşüncelerimi Face dostlarıma bildirdiğimin ikinci günü Türkiye‘nin en büyük partisinin sorumlularından biri „eğer evet kazanmazsa iç savaşa hazır olun“ dedi. Ertesi günü aynı partinin Avusturya sorumlusunun aynı içeriği aynı kelimelerle ifade eden düşüncesi yayınlandı.
Benim yetişme biçimimde ve öğrendiğim mesleklerde NEFRET yok diyorum. Bu insanlar „İç savaşa“ hazır olun“ diyor.
Bu vatandaşların ilan ettikleri „İÇ SAVAŞI“ bir irdelesek derim. Türkiye gibi kutuplaşmanın doruğuna geldiği ülkede çıkan bir iç savaç kaç insanın yaşamına mal olur? Yukardaki cümleleri sarfeden bu insanlar „iç savaşı“ ya şaka zannediyorlar; mahallenin üç dört çocuğu karşı mahallenin üç dört çocuğuna el ense çekerek, tükürerek, sidik yarışına girerek savaş ilan ediyorlar. Ya yukardaki kişiler savaş edecekleri düşmanlarını önceden belirlemişler. Savaşta ofsayt yok dostlar, savaşta penaltı yok, savaşta topu taça atmazlar. Savaş kinle başlar, kanla biter. Ölenler insanlardır: Yani yukardaki sözleri edenler gibi nefes alan, yiyen içen, seven ve sevişen, imanı olan, akraba, taallukattan insanlardır. Savaş animaldır; Sırtlanla geyik yavrusunun yeşillikler arasında tek taraflı karşılaşması değildir. Sırtlanla çakalın arasındaki çarpışmadır ve kazananı yoktur bu savaşın. Bu savaşın galibinin savaş yaralarının iyi olacağı garantisi yoktur.
Beni bu hayvani ic savaş şehveti değil, bu kinin nerden geldiği ilgilendiriyor. Öldüreceği insanlardan nefret etmesi gerekir öldürmek isteyenin. Ya malını kıskanıyordur, ya karısını, ya güzelliğini ya iyi kalpliliğini. Ben bu sözleri söyleyenden yalnız evet dediği için ondan nefret etmem. Ona kızmam. Ben de benim düşünceme inanmayanı öldürme şehveti de yok, nefreti de yok. Ama beni öldürmek isteyene karşı mutlaka kendimi korurum. İnsanın 3 hayvani duygusu, onu binlerce yıldır soyunun tükenmesini önlüyor; Beslenmek, çiftleşmek ve kendini korumak. Bunların içinde nefret yok. Ben iyi yemeği severim dostlar, sevişmeyi severim a canlar, kendimi de korurum. Ben yaşamı seviyorum, bunlar neyi seviyorlar bilmiyorum ama, benim sevdiğim şeyleri sevmiyorlar. Onun icin HAYIR diyorum ya. Ben bu dünyaya öleceğimi bildiğim halde güzel YAŞAMAYA geldim. Ölmeye ya da herhangi bir canlıyı hangi nedenden dolayı olursa olsun öldürmeye gelmedim.
Peki bu insancıklar neden nefreti seçmişler, kendilerinden olmayanlara savaş ilan ederler? Ben diyorum ki, tüm insanlar insancıl bir yaşami hak etmişlerdir. Bu insanlar Müslüman olabilirler, Hristiyan olabilirler, Ermeni-Yahudi-Rum-Kürt-Çerkez-Putin-Trump-Budist… olabilirler… Bu arkadaşlar diyorlar ki yanlız benim düşüncemde olanlar yaşamayı hak etmişlerdir. Diğerleri ise „Onların canları ceheneme… Onların yaşam haklarına ben karar veririm“ diyorlar.
Varsayımdan yola çıkalım ve diyelim ki evet diyenler % 50,9‘la kazandılar. Geri kalan % 49,1 hangi ülkenin insanları? Bu geride kalan HAYIR‘cılar için yukardaki insanların ne gibi planları var? Bu % 49,1 Dachau‘larda mı toplamalı, yoksa mallarına el konulup Anadolu‘da süründürmeli mi? Aştan ekmekten mi kesmeli? Yoksa bunlara her sabah dayak mı atmali?
Ben HAYIR diyorum, çünki ben Türkiye‘de barış istiyorum, ben evet diyenle de barış içinde yaşamak istiyorum, onun da mutlu olmasını istiyorum. Ben onun mutluluğunu isterken, onun bana savaş açmayı düşünmesini barış içinde ona daha iyi açıklayabileceğimden emin olduğum için HAYIR diyorum.
Saygılarımla (19 Şubat 2017)

Son Haberler

İlgili Haberler