6.8 C
Almanya
Cuma, Nisan 19, 2024

Hor görmek

ŞİNASİ DİKMEN

February 5 at 12:43pm

11 yaşında kendisinden 5 km. uzakta oturan amcasını tanıyan birisi olarak, özellikle birinci sinif yeğenlerimle arama herhangi bir politik anlaşmazlıktan dolayı tatsızlıklar girmesini istemem. Ben aile bağları kuvvetli olan birisiyim ve bunu devam ettirmeye de kararlıyım.
Samsun‘un Ladik kazasında ortaokula gidebilmem için büyük yücelikle beni evine kabul eden Terzi Recep Delibaşı -eniştem- bir gün beni bir berbere götürdü. İçeri girdiğimizde sarışın birisi “aaa bu mu Sinasi?” dedi, beni yanağımdan öptü, berber sandalyasına oturttu, zevkle, konuşarak saçlarımı kısalttı. Berberden çıktığımızda eniştem “bu senin amcan” dedi. Ben de “peki” dedim. Kendinden yaşlı olan herkes, senin için ya abi‘ydi, ya dayı‘ydı ya da amca‘ydı. Aradan fazla zaman geçmeden Ablam, Terzi Recep‘in karısı, “bu akşam oturmaya gidelim emmingile” dedi. Havalar soğudukça, günler kısaldıkça, işler azaldıkca oturmaya gidilirdi. Çay, şurup içilir, mısır patlatılır komşunun dedikodusu yapılırdı. Ablam bana pek güvenmez, evde yanlız bırakmazdı. Gittik, evin erkeğini görünce “aa bu adam berber amca” dedim, ablam beni düzeltti “bu senin Nuri Emmin” dedi.
Nuri Emmim ile Hakkı Emmim‘in arasında 1940‘ların sonlarında CHP-DP yüzünden kavga çıkmış ve birbirlerine gidip gelmez olmuşlar. Hakkı Emmim, yani babamla birlikte aynı çatı altında yaşayan Emmim DP‘li, Nuri Emmim CHP‘liymiş.
Anne-babamdan aldığım terbiyeden mi, kimi yeğenlerimin suçladığı “Intellektüel” olduğumdan mı, nedendir bilmem, ama adalet kavramım gelişmiştir. Trump‘un tüm müslümanları suçlaması ne kadar ağrıma gidiyorsa, bazı müslümanların tüm yahudileri hınzırlaştırması da o kadar ağrıma gidiyor. Biz 6 kardaş, 4 amcaoğlu, bir baba, iki amca bunların eşleri, iki ahır, üç samanlık, 4 manda, 12 inek, iki eşek, bir sürü pire ve o kadar da bitle 4,5 odalı, kalın kütüklerden yapılmış bir evde, çok kısa zamanda Türkleştirilmiş bir Çerkez ailede büyüdük. Burda adil yasamak zorundaydık. Kurallar vardı ve bu kurallar herkes için geçerliydi. İstekler çok, olanaklar az ve kurallar kesindi. Bu kararları ailenin reisi olması gereken en yaşlı Babam vermiyordu. Babam karısıyla geçinilmeyen büyük amcama “al karını git” demiyordu. Kararlar üç erkek kardeş tarafından, okuma yazması olmayan eşleriyle danışılarak veriliyordu. Ben onun icin Tek adamlığa HAYIR diyorum. Babam çarşıdan kiraz alırdı ve bu kirazlar yaş gurubuna, kadın erkekliğine, yaşlı-gençliğine göre dağıtılmazdı. Herkese eşit dağıtılırdı. Kimi kirazını hemen yerdi, kimi bir iki gün kirazını bir yere koyardı, kimse o kiraza dokunmazdı. Şinasi dahil, herne kadar Şinasi ortaokula başlayana kadar her şeyi yürüttüyse de. Ben o eşitliğin Tek adamlıkta olmayacağını yüzde yüz bildiğim için tek adamlığa HAYIR diyorum.

Bu Atatürk devrinde de böyle oldu, adil olmayan kararlar verildi, İnönü devrinde de. Tek adamlık, eğer karşısında kendini kontrol edecek güç bulmazsa, keyfiliğe çevirecektir işi. Babam intelektüel birisiydi – Türkiye‘de o zamanki koşullara göre. Küçük dükkanı o idare ederdi, yaşamı severdi. İnancı tamdı. Büyük amcam sufi dindar, küçük amcam hava atmayı seven birisi. Bu çatı altında her şey güllük gülüstanlık değildi ama bizim evde kocalar karılarına bağırmazlardı, bağıramazlardı bırak el kaldırmayı. Tek bağıran çağıran büyük amcamın eşiydi.
Bana yapılan eleştirilerden biri benim herhangi bir parti tuttuğumdu. Ben “intellektüel” miyim bilmiyorum. Ben sanatçıyım dostlar. 30-35 yıldır yazdığımdan kazanıyorum paramı. Kelime kelime, cümle cümle üretiyorum, sunuyorum. İsteyen alıyor, beğenmiyen de almıyor, „çünki bir boka yaramıyor“ diyor. Hile yok, hurda yok, ihaleye katılmıyorum, gazete satın almıyorum. Almanya‘da benden daha fazla inançlı ama az eğitimli insanların haklarını dert edindim kendime. Almanya‘da camiler açılmasını savundum, Türkiye‘de cami fazlalığını eleştirdim. Ben Almanya‘da Türk ve müslümanım, Amerika‘da zenci müslümanım, Türkiye de Kürt ve aleviyim. Köre yardıma hazırım, iki gözü olupta göremeyene de, ama görmek istemeyene bir şey diyemem.
20 yaşlarında çok istedim Komunist olmayı, sorgulanmayı sevmeyen rejimler beni ittiği için beceremedim. Benden Fethullahçı olmaz, çünki ben bana verilen nasihatları sorgulardım. Ben Atatürk‘ün yanlız geçmiş yüzyılın değil, geçmiş 1000 yılın en yetenekli, becerikli devlet adamı olduğunu bilirim. Ama ben Atatürkçü değilim, çok sorgulamışımdır kendini. Benden AKP‘li, CHP‘li olmaz, sorgularım onları çünki. Başkanlarının, yönetim kurullarının, parti üyelerinin yaptıklarını eleştirir, yazar, söylerim. Onun için Tek adamlığa HAYIR diyorum. Allah hiç birimizi eksiksiz yaratmamıştır. Onun için ne kendimi birilerinden üstün görürüm. ne başkasına hor bakarım, ne de kendime aşığım.

Tüm bunlardan dolayı Anayasa değisikliğine HAYIR diyorum.

Bir elin nesi var, iki elin sesi var.
Hayırlı Pazarlar.

Son Haberler

İlgili Haberler