11.4 C
Almanya
Cuma, Mart 29, 2024

Sol partiler seçimde ne yapacak?

Erdoğan’ın erken seçim ilan etmesi üzerine açıklamalarda bulunan sosyalistler, kararın iktidar cephesindeki yönetememe krizini yansıttığına, seçimle sınırlı olmayan bir çatışma sürecine girildiğine dikkat çekti ve mücadele çağrısı yaptı 

Halkevleri: Tek Adam’ı baskın seçim de kurtaramayacak

Halkevleri Eş Başkanları Dilşat Aktaş ve Nuri Günay yayımladıkları açıklamada bu seçimin bir kriz noktasına işaret ettiğini, sandıkla sınırlı olmayan bir mücadele hattı ile yanıt verilmesi gerektiğini söyledi.

Şurası nettir ki 24 Haziran üzerinden atlanamayacak bir siyasi kriz noktası olacaktır. İktidara kazandırmak üzere kurgulanan bu baskın seçim iktidarın derdine çare olmayacaktır” denilen açıklamada bu gayri meşru yönetim iktidardan uzaklaştırılana kadar kesintisiz bir mücadele çağrısı yapıldı:

“Mücadelenin ufku sadece 24 Haziran ile sınırlanamaz. Yapılması gereken bugünden başlayarak bu gayri meşru şer ittifakı iktidardan uzaklaştırılana kadar yürütülecek kesintisiz bir mücadeleye girişmektir.”

Halkevleri açıklamasının tam metni:

Tek Adam’ı baskın seçim de kurtarmayacak, biz kazanacağız! Erdoğan iktidarı, “ittifak ortağı” Bahçeli ile halkın gözünün içine baka baka yalan söyleyerek önceden belirlediği  “baskın seçim” planını devreye soktu. Seçim tarihi 24 Haziran olarak açıklandı.

“Seçim zamanında yapılacak” sözünü ağzından düşürmeyen Erdoğan, hiçbir sözüne güvenilemeyeceğini bir kez daha gösterdi.

Açık ki 24 Haziran bir seçim tarihi değil.

İktidar, en asgari demokratik koşullar sağlandığında kaybedeceği açık olan bir seçim sürecinden kaçmaktadır.

İktidar, hiçbir toplumsal, siyasal, ekonomik soruna çözüm üretememektedir.

Halk, ekonomik krizi yaşamın her alanında hissetmekte ve tepki büyümektedir.

İktidarın, Suriye sahasında emperyalistler arası rekabete yaslanarak sağladığı manevra alanı daralmakta ve ertelenmiş krizler ufukta görülmektedir.

İktidar toplumsal desteğinin daha fazla genişlemeyeceğini görmekte, “tek adam rejimine hayır” diyenleri ikna edememektedir.

Bu baskın seçim kararı, iktidarın OHAL koşullarında, tüm baskı ve zor siyasetine ve savaşla yaratmaya çalıştığı saflaşmaya rağmen bu ülkeyi yönetemediğinin itirafıdır. OHAL’i uzattıkça uzatmış, “ittifak yasası” ile ittifaka seçim kazandırmak üzere seçim yasalarını düzenlemiş, medyayı tümüyle kontrol altına almak üzere hamle yapmış ve seçimdeki rakiplerinin hazırlık yapmasına fırsat vermeden seçim kararını açıklamıştır.

Şurası nettir ki 24 Haziran üzerinden atlanamayacak bir siyasi kriz noktası olacaktır. İktidara kazandırmak üzere kurgulanan bu baskın seçim iktidarın derdine çare olmayacaktır.

Mücadelenin ufku sadece 24 Haziran ile sınırlanamaz. Yapılması gereken bugünden başlayarak bu gayri meşru şer ittifakı iktidardan uzaklaştırılana kadar yürütülecek kesintisiz bir mücadeleye girişmektir.

Sandıkta, sokakta, yaşamın her alanında direnişi örgütleyelim.

Türkiye halkları panik ve hileyle erken seçim ilan eden iktidara gereken yanıtı verecek, tek adam rejimi dayatmasına itaatsizliği direnişin en güzel örnekleriyle gösterecektir. Tek adamın iktidarıyla birlikte ülkemizi de batağa sürüklemesine izin vermeyeceğiz!

Özgürlük kazanacak, memleket kazanacak.

Devrimci Parti: Kavga da mücadele de seçimden sonra şekillenecek

İktidarlarını koruma derdinde olanların toplumsal muhalefeti hazırlıksız yakalama çabası içinde olduğunu söyleyen Devrimci Parti Genel Başkanı Musa Piroğlu, “Muhtemelen AKP kendi zayıf olduğu yönleri bir an önce kapatmak, kendi içindeki karşıtlarının hazırlanmasını engellemek için öyle hızlı bir adım attı. Zaten adaletsiz bir seçim yasası vardı. Şimdi bu adaletsizliği üst boyuta çıkarmış oldular. Çünkü devletin bütün imkânlarını kullanıyorlar. Kendi olanaklarıyla uzun süredir bunun hazırlığını yapıyorlar. Ve bizi neredeyse koşar ayak bu ülkenin belki de en kritik seçimine, sürüklemeye çalışıyorlar. Bizler bir an önce omuz omuza bir çalışmanın ayağını örmeli ve ortak bir şekilde kendi adaylarımız ve programımızla yekvücut durmayı başarmalıyız. Sonuçta iki turlu bir seçime gireceğiz ve biz birinci tura kazanacakmış gibi hazırlanmak zorundayız. Birinci turdan güçlü çıkmak zorundayız çünkü partimizin genel bakışı şudur: Seçim bu ülkede fazla bir şeyi değiştirmeyecek, her şey seçim akşamı başlayacak ve seçimden sonra şekillenecek. Kavga da mücadele de her şey seçimden sonra şekillenecek. Seçime ne kadar iyi hazırlanırsak sonrasında da bu kavgayı o kadar iyi yürütürüz” ifadelerini kullandı.

EHP: AKP-MHP ciddi sıkışma yaşadı

AKP-MHP arasındaki ittifakın ciddi bir sıkışma yaşadığını ifade eden Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Sibel Uzun da,  “Ortadoğu’da yürütülen politikada dünya çapında bir hezimet yaşadılar. Asıl önemlisi ülke içerisinde yürütmüş olduğu savaş politikaları boşa düştü. Başta Kürt sorununda bir çözümsüzlük yarattı, boşa düştü. Bir milliyetçilik dalgası yaratmak istedi, boşa düştü. Özellikle 16 Nisan’da kazanılmış olan ‘Hayır’ı akamete uğrattığını sandı ama muhalefet bütün eksikliklerine rağmen bir dinamizm halinde var olmaya devam ediyor” dedi.

EMEP: Sıkışan hükümet seçimle çıkış arıyor

Emek Partisi Genel Başkanı Selma Gürkan da Bahçeli’nin erken seçim çağrısını şu ifadelerle değerlendirdi:

Türkiye cumhur ittifakının baskın seçim kararıyla yeni bir seçim sürecine girmiş bulunuyor.

OHAL ilanından bu yana ısrarla dile getirilen antidemokratik koşullarda bir seçime gitmenin yanlışlığına rağmen Erdoğan ve Bahçeli ittifakı bu kararı almıştır. Bu tutmalarıyla bir kez daha demokratik bir seçim sistemi ve halkın iradesinin yansıyacağı demokratik bir ortamı istemediklerini göstermişlerdir.

Bu kararları ile tek adam tek parti yönetimi konusunda hiç bir demokratik kural ve hukuk ilkesini tanımadıklarını bir kez daha ilan emişlerdir. Türkiye’nin içeride ve dışarıda izlediği politika sonucu içine düştüğü açmazları seçimle aşacaklarını düşünüyorlar.  Ancak bu mümkün değildir! Türkiye’nin iç ve dış politika ve ekonomik sorunlarının seçimle çözüleceğini söyleyenler, halkı bir kez daha aldatmak peşindedir.

Ancak şu bilinmelidir ki, halk kitleleri tek adam tek parti yönetimin nasıl bir bela olduğunu her gün yaşayarak öğrenmektedir.

Başta işçi sınıfı olmak üzere ezilen ve sömürülen halk kitlelerini ve demokrasi güçlerini, ülkeyi her geçen gün daha büyük bir açmaza sürükleyen politikaların mimarı olan Erdoğan ve Bahçeli’nin oluşturduğu cumhur ittifakına, 24 Haziran’da  gerekli dersi vermeye çağırıyoruz.

Yarından itibaren demokratik haklar ve siyasal özgürlükler için mücadeleyi  ilerletmek, daha acil bir sorumluluk haline gelmiştir.

Halkın TKP’si: Halkın eylem planı için harekete geçmeliyiz

Halkın Türkiye Komünist Partisi Genel Başkanı Erkan Baş da, “Bahçeli’nin çağrısı, iktidar ve etrafında oluşan ittifakın uzun süredir gözlenen paniğinin ilk somut ifadelerinden birisi” dedi.

“Bu çağrı aynı zamanda Bahçeli’nin Saray iktidarının her sıkışmasında oynadığı rolün bir uzantısı gibi, ilk işaretler AKP ile zaten anlaşmış olarak bu çağrıyı yaptığını gösteriyor” diyen Baş, ilericiler ve devrimciler açısında ise endişe edilecek bir durum olmadığını belirterek acil olarak şöyle bir eylem programı önerdi: Biz ülkemizi bu iktidardan öyle veya böyle mutlaka kurtaracağız. Seçimler bunun için bir vesile olabilir. Fakat ilk yapılması gereken, eğer bir seçim olacaksa bu seçimlerin iktidarın daha önce çokça örneğini gördüğümüz hırsızlık vb. yöntemlerle gasp etmesini engellemek üzere gerekli önlemleri almaktır. Öncelikle ve acilen bu konuda somut adımlar atmalı, aynı zamanda iktidarın gerekli düzenlemeleri yapmasını sağlayacak bir toplumsal basınç örgütlemeliyiz.  

“Seçimlerde emekçi halkın düzen partilerine ve adaylarına mahkum olmasına izin veremeyiz” diyen Baş, şu çağrıyı yaptı:  Tüm ilerici, devrimci cumhuriyet güçlerinin, laiklikten ve özgürlükten yana yurtsever güçlerin halkın taleplerinin sözcülüğünü üstlendiği bir alternatif geliştirmek görevi omuzlarımıza yüklenmiş durumdadır.

ÖDP: “Sosyalistlerin ortak adayı için sorumluluk alacağız”

AKP-MHP ittifakının baskın seçim kararı, sandığı halktan kaçırma girişimidir.

Bahçeli’nin, Erdoğan’ın talimatıyla gerçekleştirdiği “baskın seçim” kumpası, AKP-MHP ittifakının ülkeyi yönetemediğinin, siyasetlerinin iflas bayrağını çektiğinin bir itirafıdır.

Halkımız bilmelidir; ayak oyunlarıyla oldubittiye getirilmeye çalışılan bir seçimle iktidarlarını sürdürme gayretleri sonuç vermeyecektir. Kendi kirli planlarını Türkiye’ye zorla ve baskıyla dayatmaları mümkün olmayacaktır. Önümüzdeki süreçte bu gerçek açığa çıkacak, halk iradesini gösterecek ve inisiyatifi siyasi kapkaççıların elinden alacaktır. Milyonlar Gezi’de, 16 Nisan’da Hayır mücadelesinde olduğu gibi kendi kaderine sahip çıkacaktır.

OHAL altında demokratik bir seçimden söz etmek mümkün değildir. Daha bir hafta önce erken seçimin gündemde olmadığı açıklaması yapılmışken, aniden ülkeyi seçim atmosferine sokmak siyasi etikle bağdaşmaz. “Baskın seçim” kararı ile birlikte seçimler, halkımızın çözüm önerilerini ve farklı toplum tasarımlarının tartışılabildiği demokratik bir süreç olmaktan çıkarılmıştır.

Ön seçim süreçlerinin işlemesine izin vermeyen, yurttaşların eşit ve adil bir seçim sürecine hazırlanmasına fırsat tanımayan böylesi bir seçim süreci meşru değildir.

Siyasi ikballeri uğruna üniversite sınavına girecek milyonlarca genci mağdur eden, bütün bir yıl çalışan insanların bayram ve tatil programlarını alt üst eden bir seçim takvimi, sandık hırsızlığının başka bir boyutudur.

Hiçbir açıdan kamu yararı ile bağdaşmayan bu karar, iktidarın her alandaki iflasının ve çöküşünün ilanıdır.

Ekonomideki işsizliği ve enflasyonu tek haneye düşürme vaadini gerçekleştirmeden seçime gitmek acizliğin göstergesidir. “Ey Amerika-Vur Amerika” ikileminden başka manevra alanının kalmadığı, Suriye’de izlenen yanlış politikaların iflas ettiği, bağımsız politika geliştirme imkânının tüketildiği bir ortamda baskın seçim havlu attım demektir.

OHAL’e, KHK’lere, baskılara, hilelere dayanarak sürdürülmeye çalışılan, iflas etmiş bu zihniyete ülkemizi ve geleceğimizi asla teslim etmeyeceğiz.

Kamucu, aydınlanmacı, bağımsızlıkçı; sendikaları, meslek örgütlerini, halkın taban örgütlenmelerini önemseyen, ‘örgütlü topluma’ sahip çıkan; laiklikten yana, kadın-erkek eşitliğine inanan, toprağına, suyuna, doğasına sahip çıkan yurttaşlarımız ülkenin aydınlık geleceğine dair umutlarını korusunlar.

İlericilerin, solcuların, sosyalistlerin, devrimcilerin ortak adayı için sorumluluk alacağız.

Kadınların, gençlerin, işçilerin, emekçilerin, “geçinemiyoruz” diyenlerin öznesi olduğu, halkçı bir seçeneği ortaya çıkarmak için tüm ilerici güçlerle birlikte ortak bir mücadele geliştireceğiz.

İster iki ay öne çeksinler, ister mühürsüz oy pusularıyla sandık oyunlarına başvursunlar, emekten yana eşit özgür demokratik bir memleket mücadelesine yaşamın her alanında her zaman talibiz.

Söz, Yetki, Karar İktidar Halka

SYKP: Baskın seçim Cumhur İttifakı’nın telaşıdır

Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Merkez Yürütme Kurulu, Cumhur İttifakı’nın aldığı erken seçim kararını “İktidar kendi eliyle ülkeyi derin bir kaosa sürüklüyor. Şimdi de bunu yönetemiyor. Süreç uzarsa daha da yönetemez hale geleceğinin farkına varan iktidar, çözümü baskın seçimde görüyor” şeklinde değerlendirdi.

SYKP’nin açıklamasında “Bu süreci faşizmin girdiği son düzlüğü boşa çıkaran, kitleleri harekete geçiren bir mücadele süreci olarak ele almalıyız. Cumhur İttifakı’nın panik içinde aldığı bu kararı boşa çıkarmak, onların aleyhine sonuçlanmasını sağlamak sol-sosyalist yapılar ve muhalefetin tamamının görevidir. Bu tarihsel süreçte herkes elini taşın altına koymalıdır. Mutlaka kazanacağız!..”denildi.

SYKP Merkez Yürütme Kurulu’nun açıklamasının tamamı şöyle:

Dün (17 Nisan) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli grup toplantısında, iktidarla danışıklı olduğu anlaşılan “26 Ağustos’ta erken seçim yapılmalı” şeklinde bir açıklamada bulundu. Erdoğan aynı gün gerçekleşen AKP grup toplantısında erken seçimi dillendirmeyip, seçim zamanında yapılacakmış gibi konuşarak senaryoya uygun davrandı. Bu tarih öyle bir telaşla ve sorumsuzlukla belirlenmiş ki aynı tarihe denk gelen ve bir buçuk milyon öğrencinin hayatını belirleyen sınav önemsenmemiştir. 

Türkiye’de ekonomi iyice kötüye gidiyor. Döviz kurundaki yükseliş durdurulamıyor, mutfaklara yansıyan yüksek zamlar yoksulluğun ne kadar derinleştiğini gösteriyor. Suriye’de gerilim yükseliyor. ABD-İngiltere-Fransa Suriye’ye füze saldırısı gerçekleştiriyor. Bu atmosferde Türkiye’nin ABD-AB ve Rusya-İran arasındaki sıkışıklığı artıyor. Ayrıca faşizmin inşasını hızlandıran iktidar uyguladığı baskılara rağmen tam bir kitle desteği alamıyor. İktidar kendi eliyle ülkeyi derin bir kaosa sürüklüyor. Şimdi de bunu yönetemiyor. Süreç uzarsa daha da yönetemez hale geleceğinin farkına varan iktidar, çözümü baskın seçimde görüyor.

24 Haziran baskın seçimi OHAL koşullarında gerçekleşecektir. OHAL’de temiz-hilesiz-demokratik bir seçim mümkün değildir. Muhalefetin tamamı, olağanüstü koşullarda alınan olağanüstü seçim kararını doğru değerlendirmelidir.

Bu süreci faşizmin girdiği son düzlüğü boşa çıkaran, kitleleri harekete geçiren bir mücadele süreci olarak ele almalıyız. Cumhur İttifakı’nın panik içinde aldığı bu kararı boşa çıkarmak, onların aleyhine sonuçlanmasını sağlamak sol-sosyalist yapılar ve muhalefetin tamamının görevidir. Bu tarihsel süreçte herkes elini taşın altına koymalıdır. Mutlaka kazanacağız!..

TKP Genel Sekreteri Okuyan: Erken seçim tıkanmayı aşmaya yetmeyecek

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Tele 1’de yayımlanan Analiz programında Mehmet Ali Güller’in konuğu oldu. Erken seçim kararına ilişkin konuşan Okuyan, “2010’dan itibaren sistem tıkandı. Ortada seçimi aşan bir tıkanma var. 24 Haziran seçimleri tıkanmayı aşmaya yetmeyecek” ifadelerini kullandı.

Okuyan seçimlere ilişkin şunları söyledi:  “Türkiye’nin Başbakanı 24 Haziran’da ne seçeceğini bilmiyor. Cumhurbaşkanlığı seçimleri meşru olmayan bir referandumun sonucunda yapılacak. OHAL’i kağıt üzerinde kaldırsalardı bile OHAL uygulamaları devam edecekti.”

Okuyan seçim hilelerine ve bunların durdurulması için yapılabileceklere dair şöyle konuştu:

“Türkiye örgütsüz, öncelikle halkın örgütlü olması gerekiyor. Seçimin kazanılabilmesi için bile seçimin ötesinde bir perspektif gerekiyor. Seçim sonuçlarına sahip çıkmak için de örgütlü olmak gerekiyor.”

Sendika.Org

Son Haberler

İlgili Haberler