NÜRNBERG
26. Türkiye Almanya Film Festivali gün sayıyor. Türkiye Almanya Film Festivali’nin 2022 onur ödülleri, Claudia Tronnier, Perihan Savaş ve Ahmet Boyacıoğlu‘na verilecek.
Açılış galasında Claudia Tronnier ve Ahmet Boyacıoğlu’na onur ödülleri takdim edilecek. Galaya Türkiye’den Bergen filminin yapımcısı Mine Şengöz, yönetmenleri M. Caner Alper, Mehmet Binay, oyunculardan Farah Zeynep Abdullah, Erdal Beşikçioğlu, Tilbe Saran ve Nergis Öztürk galaya katılacak konuk sanatçıları arasında. Nürnberg Anakent Belediye Başkanı Sayın Marcus König ve Belediye Başkanı Prof. Dr. Julia Lehner ile Uluslarası Film Eleştirmenleri Federasyounu FIPRESCI Genel Sekreteri Klaus Eder’in de, ödül törenine katılacağı belirtildi.
Açılış akşamı (gala ve açılış filmi) biletlerinin online satışına başladı: www.fftd.net
Festivalin uzun metraj yarışma ve yarışma dışı bölümlerinin ise önümüzdeki günlerde açıklanacağı duyuruldu
Bergen filminin konusu ne?
TR 2022, 140‘, OmdU
Yönetmen: M. Caner Alper, Mehmet Binay
Yaratıcı Yapımcı: Mine Şengöz
Yapımcı: Mine Şengöz
Senaryo: Yıldız Bayazıt, Sema Kaygusuz
Görüntü Yönetmeni: Mirsad Heroviç
Oyuncular: Farah Zeynep Abdullah, Erdal Beşikçioğlu, Tilbe Saran, Nergis Öztürk, Ali Seçkiner Alıcı, Arif Pişkiner, Ahmet Kayakesen,Şebnem Sönmez, Suzan Kardeş
Türkiye’nin arabesk müzik tarihinde kültleşmiş bir şarkıcı olan Bergen’in, uğradığı şiddeti ve cinayet sonucu hayatını kaybetmesini anlatan, biyografik bir hikâye. Kariyerinin en güzel döneminde kocası tarafından kezzap saldırısına uğrayan Bergen bir gözünü kaybeder. Bergen yaşadığı trajediye rağmen sahnelere döndüğünde, olağanüstü buğulu sesi ve şarkıcılığıyla Türkiye çapında şöhretli bir şarkıcı olur. Öte yandan kocasının tehdit, taciz ve şiddetle seyreden gerilimli ilişkisi iniş çıkışlarla devam etmekte, Bergen hep korku içinde yaşamaktadır.
80’li yıllarda Türkiye’nin gündemini belirleyen Bergen’in hikâyesi çok uzun uğraşlar sonu beyaz perde için senaryolaştırılabilmiş ve çekime hazırlanabilmiştir. Büyük bir sinema filmi olarak göstereceğimiz Bergen’in dramatik hikâyesini anlatırken aslında aynı zamanda Türkiye’de güncel hayattan çıkmayan kadınların maruz kaldığı şiddete, erkek şiddetine, ayna tutuyor.