10.5 C
Almanya
Cuma, Mart 29, 2024

Türkland: Anlatılan sizin hikayeniz

Güzel oyuncu Dilşad Budak-Sarıoğlu’nun otobiyografik eserinden uyarlanan multimedya okuma performansı “Türkland”, düşündürücü ve mizahi bir üslupla göç, kimlik, Türk-Alman tarihi ve ilişkilerini ele alıyor.

Dilşad Budak Sarıoğlu ve Ilgıt Uçum Türkland’ın Avrupa turnesinde büyük alkış aldılar

Oyunda ne anlatıyor

Dilşad Almanya’da büyümüştür. Ailesiyle kaçarak terk ettiği ülkesine yıllar sonra aşkı için geri döner. Düğün gününde farklı kültürlerin etkisiyle dışarıdan dayatılan etiketlerin tam ortasında kendisinin nasıl tanımlandığına dair düşüncelere kapılır. Hem Almanya hem de Türkiye’de, kültürel çeşitliliğin hayatını nasıl belirlediğini irdelemeye başlar. Sahnede Dilşad Budak-Sarıoğlu’na, Ilgıt Uçum eşlik ediyor. Entropi Sahne prodüksiyonu Türkland, kültür platformu “Maviblau” ile işbirliği içinde gerçekleştiriliyor. Türkland, Stuttgart, Frankfurt, Heidelberg, Köln ve Essen kentlerinin ardından 1 Ekim’de Dortmund’ta (Hansa Theater), 4 Ekim’de Hildesheim (Theaterhaus Hildesheim), 6 Ekim Bremen (Kukoon, Bremer Rat für Integration), 7 Ekim, Hamburg (Honigfabrik), 9 Ekim Berlin (Kulturfabrik Mohabit), 10 Ekim Berlin (Kulturfabrik Mohabit) ve 23 ile 24 Kasım’da Münih’te (Pasinger Fabrik) sahnelenecek.

Bize yapıştırılan o kadar çok tanım var ki

Başarılı oyuncu Dilşad Budak Sarıoğlu  eserde kendi hayatından kesitler anlattığını belirtti. Turkland’ın ‘İçimi dökeyim’ diye yazılan bir metin olmadığını kaydeden Budak Sarıoğlu, “Benim de araştırdığım, gözlemlediğim kadarıyla ve bilimsel araştırmacıların ortaya koyduğu şekilde Türkiye’den Almanya’ya göçenler ve geri dönenlerin yaşam gerçeklerini ortaya koyuyor.  Bizim derdimiz, yaşanmışlıklarımız var. ‘Bunları bir de bizden dinleyin ve anlamaya çalışın. Mağduru oynamayalım, çözümler üretmeye çalışalım, bakış açımızı değiştirelim’ diyorum. Her insan biryerlere ait olmak ister. Bizim derdimiz biraz daha büyük şekilde iç dünyamıza yansıyor. Çünkü dışarıdan üzerimize yapıştırılan o kadar çeşit tanım var ki. O tanımlar üzerinde kafa yormaktan bir zaman sonra insan, tamamen aidiyet duygusunu kaybediyor. Biz aidiyet hissettiğimiz noktada bile karşı taraf, ‘Dur bu çizgiyi geçme’ diyor. Böylece aidiyet duygusu, hayatımızın ana temalarından birine dönüşüyor” dedi.

“Tanımlar mesele değil, asıl mesele.. “

Türk gençleri arasında ‘Avrupalı Türk’, ‘Göçmen kökenli Alman’ gibi tanımlardan rahatsızlık duyanın da, duymayanın olduğunu, çoğu zaman tanımların kendini güldürdüğünü kaydeden Dilşad Budak Sarıoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tanımlar mesele değil. Asıl mesele şu: Bir insan kendisini tanımaya ve kendisiyle yüzleşmeye, kendisini bulmaya başladıktan sonra bu tanımlara ihtiyaç duymamaya başlıyor. Çok farklı yerlere aynı anda ait olmak bir zenginlik. Bunu ‘Avrupalı Türk’ gibi tanımlarla basitleştiriyoruz ve bir kalıba sokmaya çalıştırıyoruz. İnsanız bu kalıplara uymamız mümkün değil, sürekli değişiyoruz, gelişiyoruz. Hayatımızı ve bakış açımızı daraltmamak gerek. Zenginliği dışarıdan tanımlar dayatılmadığı zaman bulabiliyoruz.”

Hikaye yazmak da bir terapi

Gençlere soruların cevabanı kendi içlerinde aramalarını, başkalarının tanımlarını pek önemsememelerini tavsiye eden Dilşad Budak Sarıoğlu, “Hayalleri üzerine konuşsunlar. Bir uzmana anlatsınlar. Hikayelerini yazmak da bir terapi. Arabesk bir yapıya dönüşmemeli. Mağduriyetten çıkmalılar ve hayatı ve bütün yönleriyle ele almalılar. Acılarla başetmeliler ve kendilerini ortaya koymalılar. Almanlara, Türkiye’dekilere söylenmek çare değil “ dedi. Budak Sarıoğlu, turnenin ardından Berlin’den İstanbul’a gidecek bir ekiple kimlikleri, kültürlerin karşılaşmasını canlı ortaya koyacakları bir sahne performansı yaratacaklarını söyledi.
Daha fazla bilginin www.maviblau.com/turklandtr sayfasından alınabileceği kaydedildi.

Son Haberler

İlgili Haberler