8.6 C
Almanya
Perşembe, Nisan 25, 2024

Türklerle Araplar arasındaki 1500 yıllık ilişkinin kitabı

 YEŞİM PÜTGÜL

Araştırmacı-Yazar Orhan Koloğlu, „Tarihçi Kitapevi“nin yayınladığı son kitabı „Türk – Arap İlişkileri“nde, Araplarla Türkler arasında 400’ü Osmanlı idaresinde geçen yaklaşık 1.500 yıllık ilişkiyi mercek altına aldı.

Kitabı “Geleceğin sağlıklı kurulması, tarihin gerçekçi ve duygusallıktan uzak sunulmasına bağlıdır” düşüncesiyle yazan Koloğlu, son zamanlarda iyice karmaşıklaşan Türk – Arap ilişkilerinin geçmişi açısından günümüzün en yetkin uzmanlarından. Gazeteciliğe 1947’de başlayan Koloğlu, sadece önemli Paris, Londra, Roma gibi Avrupa başkentlerinde değil, çeşitli Arap ülkelerinde de uzun yıllar boyunca gazeteci, diplomat ve öğretim üyesi olarak bulundu. Bu ülkelerin arşivlerinde çalıştı ve çok sayıda kitaba, araştırmaya imzasını attı.

Yeni kitabın önsözünde olası bir yanlış anlaşılmayı peşinen engellemek amacıyla konuya ırklararası bir sorun temelinde yaklaşmadığını belirten Koloğlu, şunları söylüyor:

“Türk – Arap ilişkilerinin konusu, iki ayrı toplumun dünyadaki birbirinden kopuk yaşamını gündeme getirmek değildir. Aksine, dünyayı bir anlayışta birleştiren Türklerin ve Arapların birlikteliklerine 21. yüzyılın dünyasında nasıl bakıldığını göstermektir. 1.500 yıla yakın bir süreden beri devam eden siyasi, sosyal ve kültürel ilişkiler konumuzu oluşturuyor. Üstelik sadece kendi aralarındaki ilişkilerle değil, bu alanlarda dünya tarihini etkileyen girişimleriyle Orta Asya’dan Avrupa ve Afrika kıtalarının en batısına kadarki alana da damgalarını vurmuşlardır. Bazen karşıt, bazen ortak girişimleri olsa da bugün bile İslami nitelik çerçevesinde birlikte anıldıklarına göre, geçmişin hiçbir zaman bütünüyle dışlanamayan ve etkisi hissedilen oluşumlarını anımsamakta yarar vardır.”

Toplam sekiz bölümden oluşan kitapta, Türklerle Arapların ilişkilerinin İslam’dan önce ancak bireysel düzeyde olduğu, Türklerin İslam dinini kabul etmelerinden sonraysa artık Arap ve Türk değil evrensel Müslüman kimliğinin öne çıktığı belirtiliyor. Türklerin İstanbul’un fethi ve Osmanlı’nın idaresinde yaşanan 400 yıldan sonra 1900’lerden itibaren Arap örgütlenmelerinin de başlamasıyla yaşanan ayrışmaya ilişkin tüm aşamalar ayrıntılarıyla ele alınmış

İlişkilere içeriden bakış

Koloğlu, Arapların Türklere nasıl yaklaştığını aralarında yaşayarak öğrendiğini şöyle aktarıyor:

“Cezayir, Tunus, Libya, Mısır ve Beyrut’ta yıllar geçirdim. Suriye, Irak ve Basra Körfezi şeyhliklerinde bulundum. Bunlara İran, Afganistan ve bir yıl Pakistan’da yaşamış olmam da eklenirse, İslam dünyası içinden birbirimize bakışı iyi izlemiş olduğum anlaşılır. 1880’lere kadar Araplar içe dönük, gelenekçi bir tutum içindeydiler. 1880’lerden itibaren sömürgecilerin yönlendirici ve Osmanlı’nın sürekli kaybedişi nedeniyle tarihlerinde Türk’ü dışlama eğilimi yaygınlaştı. Özellikle Orta Asya’dan gelme Türk-Moğol barbarları tarafından Arapların esirleştirildiği tezi öne sürmeye başlayanlar oldu. Gerçi daha sonraları Arapların içinden özeleştiri yapanlar da çıktı. Tıpkı Şerif Hüseyin’in sonradan Osmanlı’ya karşı ayaklanmasının hatalı olduğunu itiraf etmesi gibi.”

Arap Baharı ile başlayan sürece ve Irak ile Suriye’nin parçalanmasıyla yaşanan gelişmelere de değinen Koloğlu, “Aslında sorun, dünyadaki yüz milyonlarca Müslüman’ın çözümü bir türlü demokrasi anlayışı içinde oluşturamamasında yatıyor” saptamasından sonra kitabını şöyle noktalıyor: “Ortada Türk-Arap ilişkileri diye bir sorun kalmadığını kabul etmemiz gerekiyor.”

***

Songül Mecit / Anadolu Selçukluları

Bir hanedan ideolojisinin izinde

Tarihçi Songül Mecit’in İletişim Yayınevi’nden çıkan çalışması, Anadolu Selçuklu sultanlarının göçebe beylerden Pers – İslâm hükümdarlarına nasıl dönüştükleri sorusunun yanıtını arıyor. Anadolu Selçuklularının ideoloji ve zihniyet tarihinin izine düşen bu kitap, bugüne kadar tarihin bu bölümü için yapılmış yorumlardan ve gözlemlerden farklı bir değerlendirme ortaya koyuyor. Bunu yaparken Bizans ve Anadolu Selçuklu kaynaklarını, günümüze ulaşan sikkeleri ve kitabeleri kullanan Mecit, kitap boyunca Anadolu Selçuklularının başarısının askeri değil, ideolojik olduğunu gösteriyor.

Son Haberler

İlgili Haberler